Ana Sayfa Genel Hollywood Sinemasının Şifreleri II

Hollywood Sinemasının Şifreleri II

Yazan: Osman Tatlı

II. Mesajların Aksiyon Filmlere Gizlenmesi ve Şiddetin Meşrulaştırılması

Türkiye seyircisi(Türk seyircisi demek, bu toprağın insanlarına haksızlık olacağına inanıyorum. Çünkü bu topraklarda sadece Türkler yaşamıyor. Dolaysıyla Türkiye seyircisi daha kuşatıcı bir isimdir.) Muhsin Ertuğrul’dan bu yana yüzeysel ve basit film alışkanlığı oluştuğundan seyirci genelde kendini yormayacak, düşündürtmeyecek, stresini alacak filmlere alıştı. Öyle ki biraz felsefe içeren filmler ya da teması olan filmler sıkıcı gelmeye başlandı. Filmin iyi kötü kriteri de bu oldu.

Bu durum sadece bizde değil bütün doğu da böyle algı oluşturuldu. Genel seyirci kitlesi algısı böyle oluşunca Amerikan sineması, Avrupa sinemasından farklı olarak doğu ülkelerine kültür ihracatını bol aksiyon ve macera filmleri üzerinden yapmaya başladı. Bu Amerikan sineması için akıllıca bir seçimdi. Çünkü Avrupa sineması başarısızlığı ve Amerikan sinemasının dünyaya hakim olması bu tezimizi doğruluyor.

Sinemada önemli olan algının doğrudan değil, dolaylı yani hissettirilmeden verilmesidir. Aksiyon türü filmler bu görev için biçilmiş kaftandır. Seyirci koltuğunda çayını yudumlarken kahramanların çatışmasını keyifle izlerken, araya serpiştirilen konuşmalar ve görüntüler seyircinin kafasına yerleşmesi daha kolay oluyor. Diyalog cümleleri kısa, anlaşılır oluşuna dikkat edilince de akılda kalması ve dile dolanması kolay hale geliyor.

Amerikan sineması: psikologlarla, sosyologlarla ve sosyal bilimcilerle beraber çalışıyor. Onların yönlendirmesiyle kültür ihracatını daha kolay yapmayı sağlıyor. Amerikan sineması, doğuya gönderdiği filmleri rastgele göndermiyor. İnsanları etkileyecek, algısını değiştirmesini sağlayacak filmler gönderiyor. Böylece Amerika’nın yaptığı bütün zulümlere, şiddetlere, işgallere ve sömürgelere rağmen insanlar Amerika’ya sempatiyle bakıyor. Zamanla Amerikan düşmanlığı kaybolur, son noktada Amerika’ya hayranlık başlıyor. Amerika bunu silahla yapmaya kalksa yüzyıllarca başarılı olacaktır. Ama sinema yoluyla daha kısa süre hem de daha etkili şekilde başarılıyor.

Film okuması konusunda bilgisiz olan seyirci, araya serpiştirilen mesajları algılaması ve kendini bunlara karşı savunması zordur. Çünkü aksiyon filminde filmin akışı öyle hızlıdır ki seyirci kendini aksiyona şartlandırır, detaylarla ilgilenmez. Kendini filmdeki hareketliliğe kaptıran seyircinin dikkatini çekmez. İşte Amerika sinemasının başarısı burada yatmaktadır. Yıllarca bu tür filmler çekerek, propaganda yapmaya devam ediyor. Seyirci de kurban olduğunu farkına varamıyor.

Aksiyon veya macera türü filmlerle Amerikan sinemasının masumlaştırdığı bir diğer konu şiddettir. Filmlerde bol bol şiddetin varlığı, seyirci tarafından şiddet eylemlerin, şiddetin varlığı normal karşılanmaya başlandığı gibi, şiddetin meşruluğunu seyirciye kazandırıyor. Seyirci şiddetin felsefesini savunma mekanizması olarak algılıyor ve şiddetin bin bir türlü yolunu öğreniyor. Şiddetin bütün yönleri ve öldürmenin her türlüsünü öğreten filmler böylece seyirciye yol gösteriyor. Hem de yakalanmamanın yolunu da beraberliğinde öğretiyor.

Sürekli şiddet filmlerin gösterimde olması, insanların şiddeti normal karşılamasına sebep olunca, toplumdaki şiddet olayları ve Amerika’nın yaptığı şiddet sıradan gelmeye başlıyor ve insanlar tepki göstermeyi akıl edemiyor. Amerika’nın canice yaptığı katliamlar normal karşılanıyor. İnsanlara yapılan her türlü işkence ve hayvani muamele seyirci tarafından filmlerden tanıdık gelince seyirci garipsemiyor. Merhamet ve vicdanı hareket geçmiyor. Çünkü sürekli şiddet izleyen seyirci de merhamet ve vicdan maalesef yok olma noktasına geliyor. Belli bir noktadan sonra şiddetin varlığı haza dönüşüyor. Filmlerdeki bin bir türlü şiddet seyirciye zevk vermeye başlıyor ve seyirci daha çok şiddet görmek istiyor.

Sürekli şiddetle iç içe olan seyirci, şiddetin varlığına bağımlı hale geliyor ve sürekli şiddet görmek istiyor veya şiddet ortamı yaratıyor. Sokaktaki şiddet eylemlerine zevk alan bir izleyici duruma geliyor. Sokaktaki insanlar birbirini parçalayacak şekilde dövüşmeleri, arenadaki gladyatörleri izliyormuş gibi bir mantık kazanıyor. Bugün insanlarımızın şiddete karşı duyarsızlığı filmlerdeki şiddetin fazla kullanılmasıyla şiddetin sıradan bir durum almasındandır.

Dünyanın her yerde yaşanan şiddette karşı duyarsızlığın bir nedeni de şiddet içeren filmlerin varlığıdır.

 

Osman Tatlı

osmantatli@gmail.com

İLGİLİ YAZILAR