Ana Sayfa Film Eleştirisi Kül: Sorduğu Soruya Cevap Veremeyen Bir Film

Kül: Sorduğu Soruya Cevap Veremeyen Bir Film

Yazan: Osman Tatlı

Kül: Sorduğu Soruya Cevap Veremeyen Bir Film

Türkiye’de arkasında holding ya da farklı bir sektörden bir şirketin olmadığı bir yayınevi sahibi on yılda lüks, havuzlu, bahçeli bir eve; son model arabalara, ofise ve onlarca çalışana nasıl sahip olabilir. Özellikle onuncu yılını sosyetik ve havuz başında kutlayan yayınevi sahibinin kitaplar artık okunmuyor, satılmıyor demesine rağmen ithalat/ihraç firması edasıyla bir yaşam tarzına sahip Kenan ve Gökçe’nin yapay dünyası gerçekliğin karşısında sırıtırken kurgu denilen filmin kurgusal yapısı bile gerçeklik hissinden uzak itici bir atmosfer oluşturuyor insanda.

Filmin açılış ve kapanışında kurgu ve gerçeklik üzerine sloganik söylemlerle seyirciyi düşündürtme amacı güdülse de filmin kendisi bu söylemin hakkını veremeyecek kadar yüzeysel ve kurgusal olarak yetersiz kalmıştır. Karakterlerle kurgunun tutarsızlığın yanında olgunlaşmamış oyunculuk performansları da eklenince kitap, yazarlık ve yayıncılık alanına adım atmaya çalışan film sadece Balat ve İstanbul’un semtlerin görselleri de filmi kurtarmaya yetmemiş. Gökçe’nin dekolteli elbiselerle turistik gezileri kitap eksenindeki bir filme hiç yakışmamış sahneler dizisidir. Yani görsellerdeki Gökçe, filmin görsellerinden alınması gereken zevki gölgelemiştir.

Filmin girişinde Gökçe’nin yayınevine yaptığı katkılardan dolayı takdir ve övgülere boğulması ve yayınevine gelen kitapları ilk kendisinin okunduğunun söylenmesi seyircide Gökçe’nin editör ya da yayın yönetmeni olduğu izlenimi vermesinin ardında butik işlettiğini yayınevi ile doğrudan ilgisinin olmadığını öğrenmek bir hayal kırıklığı oluşturduğu kesindir. Butik işleten ve film boyunca da kitaplarla çok iç dışlı olmaması, evinde doğru dürüst bir kütüphane ve çalışma odasının olmaması ki Kenan bile mutfakta, oturma odasında çalışıyor olması kurgusal da olsa gerçekliğin uzağında bir kitap sever olduğunu gösteriyor.

Söz de eve nasıl, neden geldiği belli olmayan kitabı insanı bunaltacak kadar dakikalarca her ortamda okuması da seyirciyi usandıran, bıktıran sahneler zincirine dönüşüyor. Ve insan artık ne bitmez kitap, artık bitir de konuya film dönüş yapsın diyesi geliyor. Özellikle sokakta, merdivende, terasta, yatakta, iş yerinde vb. mekanlarda insanların sosyal medyada elinde kitaplarla görsel paylaşımlarını andıran yapay görsellikler filmin en gereksiz sahnelerini oluşturmaktadır.

M/Ali karakteri sadece Gökçe’nin dikkatini çekmek için gizemli, sessiz, ilgisiz, az konuşan ve bunların toplamında erotizm oluşturma gayreti tamamen itici ve anlamsızlıklarla dolu. Müşterisiyle merdivende konuşan, ölçüleri yaz, acelesi var mı gibi birkaç cümle kurmak dışında bir şey konuşmayan hiçbir özelliği olmadığı halde nedense cazibe merkezine dönüştürülmeye çalışılmış ama nafile. Kül kitabında gizemli ve etkileyici, insanı değiştiren, büyülü bir tipten bahsederken gerçekliğinde ne büyüsünü ne etkileyici bir tarafını görüyoruz. Sadece aşık bir kadının sevdiği erkeği yerlere göklere sığdıramadığı ergen aşk söylemi vardır. Gökçe gibi sözde entelektüel birinin konuşacak bir şeyi olmayan M/Ali kitap okumayan marangoz dükkanı ve çevresi dışında bir dünyası olmayan yalnız biridir. Seyirciyi ya da başkasını etkileyecek bir özelliği olmayan sıradan bir esnaftır. Ki esnaflığı bile baştan sağma bir senaryo ile oluşturulmuştur.

Gökçe sanki ilk defa bir kitap okuyormuşçasına eline geçen kitaptan etkilenip karakterinin peşine düşmesini film boyunca anlamak imkansızdır. Sadece filmin girişinde partiden sıkılması ve bir ara kocasını yayınevinde ziyaret ettiğinde Kenan’ın yoğun olup kendisiyle ilgilenmemesi dışında Gökçe’nin derdini anlamıyoruz. Hayatının hangi kısmından şikayetçi de Ali’nin peşine takıldı ya da durduk yere Ali’ye aşık olup da kendinden geçti ve kontrolünü kayıp etti. Filmin tek odak noktası kurmacanın gerçekliğine kendini kaptırması ve hayali bir karaktere tutulması ve arzulamadır. Ama bunu film boyunca hissetmek zor. Yönetmen bu hissiyatı oluşturamadığı için araya erotik malzemeler sıkıştırmış. Tabii yönetmen bunda bile başarısızdır.

Konusu olan ama konuyu işlemekte başarısız olan Kül filmi bekleneni vermemektedir. Konusu ilgi çekse de film hayal kırıklığıyla dolu.

İLGİLİ YAZILAR