Çocuk yaşta gençlerin gülerek, şakalaşarak velhasıl eğlenerek tanımadıkları insanları acımasızca öldürmeye ve acımasızca ölmeye gidişinin ortasında insandaki merhameti bir at üzerinden dillendirildiği “Savaş Atı” filmi savaşın çirkinliklerini ekrana yansıtmayan iyimser bir tablo çiziyor.
Savaş filmlerin kanlı ve parçalanmış insanların karamsar atmosferleri içinde insanlığın yitirilişini ekran taşıyışlarındaki savaşların gerekliliği ve savaş üzerinde yapılan propaganda ve kahraman oluşturma çabası görünürde Savaş Atı filminde yok. Bir atın etrafında insanlığın sevgiye ve merhamete olan özlemi ve ilgisi daha çok ön plana çıkıyor. Gerek İngiliz gerek Almanların penceresinde de ata karşı bir merhamet ve acıma duygusuyla karışık atı kollama ve ölüme gidişini önleme gayreti savaşın çirkinliğini örtüyor. Belki de at ya da hayvansever bir gözle insanlığa mesaj verilmek isteniyor. Nitekim bir İngiliz ve Alman’ın savaşın ortasında, ki ölüm bölgesidir bu, bir atı kurtarmak için seferber olması ve iki tarafın askerlerinin atın kurtulması için bir nevi ateşkes uygulaması insanların birbirine göstermediği merhameti bir ata gösterme çabaları filmin en enteresan ve tartışma konusudur. Aslında bu insanoğlunun bir gerçeğin de yansımasıdır. Çünkü reel hayatta da hayvanseverler hayvanlara yapılanlara karşı sesini yükseltip protesto gösterilerinde bulunurken işkence edilen ve öldürülen insanlara karşı sessiz kalmakta hatta o insanların bunu hak ettiğini dillendirebilmektedirler. İnsana gösterilmeyen merhamet ve iyilik bir hayvana gösterilmektedir. Halbuki bir hayvana duyulan sevgi ve merhametin insana duyulması gerekir çünkü insani duyguların ölmediğinin göstergesi olan merhamet nedense insana yansımıyor. Savaştaki askerlerde birbirine karşı acımasızca bir mücadele verirken ölüm, sakatlanma ve öldürme arzusu normal hatta teşvik edici bir boyuttayken ata tam tersi bir muamele söz konusudur. Ata merhamet, insana ölüm sloganı gibi bir film karşımızda kısaca.
Savaş Atı dram tozunu artırmak için biraz da izleyici etki altına bırakmak için küçük bir kız ve dedesine yer vermiştir. Küçük kızın insanı hüzne boğan görüntüsüyle Almanlara olan öfkenin artmasına yol açıyor. Almanların insanlara hatta çocuklara bile acımadığını çocuğun ve dedenin ısrarına rağmen ata el koymalarıyla resim ediliyor. Savaşta anne babasını kaybetmiş, savaşın acımasızlığıyla boğuşan halkın elindekilerini acımadan alan Almanlar insanların yaşam umutlarını almakla sembolize edilmişler. Çocuğu mutlu edeni bile düşünmeden alan Almanlar halkalar neler yaptığını göstermeye çalışıyor. Savaş demek insanların elinde sevdiklerini kaybetmenin altını çizen film seyircide öfkeye yol açıyor. Tabii iki kardeşin birbirini kaybetme korkusuyla savaş alanından kaçması ve kurşuna dizilmesi de bu öfkeyi pekiştirmektir.
Önemli bir konu da atların zeki oluşu, kendi aralarındaki iletişimi ve insanlarla olan bağın kuvvetli oluşudur. İki at arasındaki dostluk, iletişim ve en önemlisi birbirine sahip çıkmaları takdire şayan sahnelerdir. Çocuğun atı eğitmek için gösterdiği mücadele, sabır ve emekle eğitilemeyecek hiçbir şey yoktur kişisel gelişim tarzındaki mesajları da dikkate değerdir. Nitekim pes etmeden verilen uğraşların karşılığının alındığı bir gerçektir. Vazgeçenlere hayat istenileni vermez ki çoğu insan erken pes etmesi ve umudunu kesmesi sonucu kaybetmektedir. Savaş Atı’nın en önemli mesajlarından birinin bu olduğu söylenebilir.
Filmin uzun biraz da dağınıklığı filmdeki dram havasının dağıldığını ve seyirciyi toparlaması zaman aldığı söylenebilir. Ötesi dram sever seyirciye kalmış. Tabii filmin isminde savaş olması filmin savaş filmi olduğunu göstermiyor.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com