Sinema sinsi bir algı yönlendiricisidir. Bazen sizden yana gibi görünür. Öyle içten, samimi bir maske takar ki kendinizden biri sanırsınız. Sanıldığı gibi sinema her zaman doğrudan iyi kötü, düşman dost zıtlığıyla karşınızda durmaz. Sinemanın en önemli tarafı sizden görünün casus olmasıdır. Sizi daha kolay etkilemek, sizin kalbinize girmeyi çabuklaştırmak adına sürekli farklı bir rolle karşınıza çıkar.
Bundan dolayı birçok propaganda filmi anlaşılmaz. Sizden görünen filme hayranlıkla izler; Sevinir, ağlar, güler ve kendinize rehber edinirsiniz. Böylece tuzağa düşersiniz. Değerleriniz zamanla basitleşir ve değersiz hale gelir. İnandığınız şeylere karşı inanıcınız zayıflar. Bir bakmışsınız daha önce inandığınız ve düşündüğünüz fikirleriniz değişmiştir. Nasıl olduğunu anlamazsınız. Kendinize şaşırırsınız. Bu değişim için birçok neden ararsınız. Ancak en önemli nedenin size sevinç yaratan, duygu yoğunluğu yaşatan, işte beni anlatıyor dediğiniz filmlerin üzerinizdeki yabancılaştırma etkisini görememenizdir.
Sinemanın bu algı oyunu birçok filmde görmek mümkündür. Bu filmlerden biri de Oscar adayı olan ve sözde Filistin sorunlarına değinen OMAR filmidir.
Film merkezine aşk alarak, sözde Filistin de yaşanan zorluklara değiniyor. Film, üç çocukluk arkadaşın arasındaki dostluğa, davalarına ve üçünün arasındaki çözülme nedenlerini konu ediniyor.
Omer, sözde işkence ve dayak sonrası yüzünde ve vücudunda oluşan yaraların hemen iyileşmesi ne kadar gerçekçi ise, filmin Filistin de yaşanan olaylara yaklaşımı da o kadar gerçekçidir.
Film kurgusunun Filistinliler lehinde görünmesi olarak algılanması, İsrailleri suçlu, işgalci, işkenceci, zalim, masumları katleden kimliğini örtmeye yetmez. Film, sanki karşılıklı savaşan iki devletin bilgi edineme mücadelesi varmış gibi çekilmiş. Halbuki burada Amerikan ve Rusya haber alma örgütlerin casusluk oyunları yok. Haksız ve kan üzerine işgal edilen bir devletin halkını tamamen kana bulamaya çalışan bir İsrail vardır. İsrail’in gerçek yüzünü göstermeyen film, İsrail’e maske takmıştır.
Özgürlük Savaşçıları
Tarık, Omer ve Ebced arasında geçen dostluk, aşk ve ihanet üçgenin ortasında yer alan Özgürlük mücadelesi, filmin kurgusunda sıradan bir değini niteliğindedir. Neye, kime ve neden özgürlük mücadele verildiğine değinilmemiş. Sadece klasik silah talimleri ve bir İsrail askerin öldürülmesi var. İsrail askeri neden öldürüyor? Sorunun cevabı yok. Nöbet tutan değil de çöp döken askerin öldürülmesi de manidardır.
Üç çocukluk arkadaşı içerinde Tarık, özgürlük savaşçısı ve aynı zamanda bölge sorumlusu diğer ikisi ise, çocukluktan itibaren Tarık’la arkadaş olmasına rağmen sanki yeni tanışıyorlarmış gibi Tarık’tan eğitim alıyorlar. Omer, yakalanana kadar da Tarık’ın bölge sorumlusu ve özgürlük savaşçısı belirtisi yok. Sıradan bir Filistin görüntüsü veriyor. Kadınlardan bahsediyorlar ama özgürlükten ve İsrail’in baskısından ve işgalinden bahsetmiyorlar. Omer, ailesiyle yemek yiyorken kız kardeşi futboldan bahsediyor ve ateşli ateşli futbol yorumu yapıyor ama Filistin de yaşanan olaylardan bahsetmiyorlar sanki Amerikan’ın bir kasabasında yaşıyorlarmış rahat bir ortamdalar. Nerde halkın yaşadığı acılar, nerede katliama dair izler, nerede İsrail’in zulmü ve nerede İsrail’in yaptığı yıkımlar.
Özgürlükten bahseden bir filmde özgürlüğe dair söylemelerin ve özgürlüğün izlerin olmadığı nadir filmlerden biri Omer.
İsrail ordusu, bir Filistin özgürlük savaşçısını yakalayacak ama işkence etmeyecek, kendisine avukat tesis edecek bu nasıl yaman çelişkidir. Filistinli tutukluklar bir iki tokat dışında gayet hakları korunuyor havasını vermek Filistinli bir yönetmene yakışmamalıdır. Filistin’i biz anlatmalıyız diyen yönetmen Filistin’e ihanet ederek mi filmlerde Filistin’i anlatacak.
Filistin Kurtuluşu için mücadele eden insanları sıradan, basit gösteren yönetmen bunlarla sınırlı kalmıyor, aşk ve yasak ilişki gibi çarpıtılan ve çirkin davranış için dostların bir birbirine ihanetini ve davalarını satmalarını kurgulamak Filistin halkına hakarettir.
Filistin Halkına yapılan bütün bu hakaret ve değersizleştirme politikalarını üstünü örtmek için de yönetmen final bölümünde İsrailli subayı öldürtüyor. Böylece izleyici heyecan ve çoşku havası vererek algı yanıltması gizlenmeye çalıştırılmıştır.
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com
1 yorum
Kıymetli hocam ilk fırsatta filmi izleyeceğim. Lakin Filistinli Bir yönetmenin de bunu yapıyor olması gerçekten şaşkınlık verici. Dile getirmeniz muhteşem teşekkür ediyorum
Comments are closed.