Ana Sayfa Film Eleştirisi Neşeli Hayat Hayata Yabancı

Neşeli Hayat Hayata Yabancı

Yazan: Osman Tatlı

 

Yılmaz Erdoğan’ın son filmi Neşeli Hayat, Rıza karakterini merkeze alarak etrafındaki gelişmeleri konu edinen, Rıza’nın kişilik değişimini aşamalı bize anlatan düz bir anlatım içermektedir.

Her şeye Rıza’nın gözüyle bakılıyor. Yan karakterler Rıza’nın etrafında şekilleniyor. Rıza tek başına filmi alıp, götürüyor. Her şey Rıza olunca ikinci bir karakterden bahsedemiyoruz. İkinci karakterler çok zayıf kalmaktadır. Daha önceki filmlerini çoklu karakter üzerine kuran Erdoğan, Neşeli Hayat’ta ise farklı bir deneme çalışmasın içine girmiş.

Karakter tek olsa da olay örgüsüne çokluk hakim. Rıza olaydan olaya koşuşturmaktadır. Başı bir türlü beladan kurtulamamaktadır. Olaylar değişken olsa da Rıza’nın bakışları yüz ifadesi, ses tonu, hal ve hareketleri hep aynıdır. Rıza olaylara göre değişen bir karakter değildir. Şaşkınlığı, heyecanı, stresi, başarısızlıklara ve sorunlara takındığı tavır aynıdır. Rıza’nın düz bir bakışı ve duruşu vardır. Rıza’nın renkli bir kişiliği yoktur. Aksine hayatın getirdikleri altında ezilmiş bir kişiliğe sahiptir. Çok şey görmüş ve yaşamasına rağmen saflığını korumuştur. Hatalarından ders almamıştır. Kolaylıkla etki altına alınıp, yönlendirilebilen bir tiptir.

Rıza karakteri doğru yanlış şekillenmiştir. Biraz zorlamayla içindeki ruh halinin yansıtılması adına yüz hatlarıyla oynanmıştır. Olay örgüsü Rıza karakteri kadar başarılı oturtulamamıştır.

Rıza, işçi sınıfını temsil etmektedir. İçinde bulunduğu semt-mahalledeki insanlarda aynı kaderi paylaşmaktadırlar. Turan Hoca ve etrafındakilerle Rıza’nın içinde bulundukları durum aynıdır. Gelir – giderleri, yaşam tarzları, beklentileri ve ilişkileri de benzerdir. İş dışındaki zamanlarında aynı kahveye takılarak, okey oynamaktadırlar. Aynı semtin insanları olunca ve sıkıntılarda bir olunca birbirlerini çok iyi tanımaktadırlar. Çünkü her şeylerini paylaşan insanlardır. Rıza gibi saf, temiz kalmış ve açık sözlü birinden kimse kurnazlık, yalan dolan beklememektedir. Dolaysıyla içi dışı bir olan Rıza sevilmektedir. Rıza, karakteri gereği uyumlu biridir. Kimseyle kolay kolay isteyerek sorun yaşamadığı gibi sorun da yaşatmamaktadır.

Ta ki Neşeli Hayat’ın büyülü çarkına kendini ve paraları kaptırana kadar sakin hayatı devam etmiştir. İşsiz insanların umutlarını sömüren Neşeli Hayat’ın şatafatlı toplantısından etkilenerek, samimi arkadaşlarını da yanına alarak Neşeli Hayat adına çalışmaya başlarlar. Terslik bu ya sattıkları ürünlerde kimyasal madde tespit edilir. Ürün yasaklanır ve hayat ters dönmeye başlar.

Belki de elindeki son sermayeleri bu işe yatıran Rıza’nın arkadaşları zararlarından dolayı Rıza’yı suçlarlar. Bıçak keskinliğiyle Rıza’ya düşman oluverirler. Turan Hoca ve arkadaşları Rıza’ya, paramızı nasıl vereceksin diye sormadan Rıza’yı mahkemeye verirler. Bu duruma Rıza bile şaşırır. “Neden bana gelmediniz? Bunu posta yoluyla mı öğrenecektim?” tepkisine arkadaşları sanki paramızı verebilecektin cevabıyla karşılık verirler.

Erdoğan’ın tıkandığı ve soldan gelmesine rağmen işçi sınıfına yabancılaştığını burada görmekteyiz. İşçi sınıfında olaylar böyle gelişmez. Normalde hukuk yoluyla alacağını tahsil etmek burjuva sınıfının davranış biçimidir. Hukuk olayı işçi sınıfında en son devreye girecek bir durumdur. İşçi sınıfında taraflar önce konuşur, anlaşma yoluna gider, orta bir yol aranır. Tartışmalar, hakaretler, küfürler ve kavgalar yaşanır. Ama hukuk ilk yapılan eylem değildir. Zaten herkes Rıza’nın parasının olmadığını biliyor. Evdeki eşyaların borçlara karşı gelecek hacizleri de karşılamayacağı ortadır. Nedense Turan Hoca ve arkadaşları bir türlü konuşmaya yanaşmaz ve anlaşma yoluna gitmek istemezler. Her şeyi kesip atarlar ki bu filmin kamburudur.

Hâlbuki işçi sınıfı halden anlayan insanlardan oluşur. Hele bunlar arkadaş ve aynı semtin insanıysa birbirlerini anlayışla karşılarlar. Birbirlerine zaman tanırlar. Durum değerlendirmeleri yapılır. Hele Rıza olaydan kaçmayan birisiyken mahkemeye hemen gitmek bir yabancılaşma mantığının sonucudur. Bu işçi sınıfının merhamet, acıma, hoşgörü, anlayış, zaman tanıma ve anlama gibi özelliklerini hiçe saymaktır.

Rıza paraları vermeyi vaat ediyor. Kaçmıyor, kaçmamışta. Buna rağmen yakın arkadaşları acımasızca Rıza’nın üzerine gitmektedirler. Bu tavırları sırf Rıza’yı köşeye sıkıştırmak ve olay örgüsünü ayakta tutmak adına şişirilmiştir.

Erdoğan, dinle olan hesaplaşmasını da unutmamış. Geleneksel din temsilcilerini acımasızca eleştirmektedir. Geleneğin cumayı kılanlar dindar, kılmayanlar dingiz algısını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Dindar Abinin zor durumda bulunan Rıza’ya ve Lokmana yardım etmemesini, merhametsiz ve gaddar oluşu dindarlığa dayandırılmaktadır. Aslında Dindar Abinin duruşu burjuva sınıfına has bir duruştur. Modern insanın paraya düşkünlüğünü ve paraya bağlılığını ve paranın getirdiği ilişkileri zedelemesi boyutunun dindar birinin kimliğiyle sunulması tuhaftır. Abi dindar olmasaydı daha mı merhametli olacaktı? Varını yoğunu Lokman’a mı verecekti. Saf bir yaklaşım mı yoksa farklı anlamlar mı aramak gerekiyor? Solun ön yargılı mantığının değişmediğinden gelişen, değişen Türkiye insanın gerçeğini göremediğinin delili olsa gerek.

Noel baba, kültürümüzün bir parçası değil. Yılbaşı ise kültürümüzün bir parçası haline getirildi. Artık yeni yıl kavramı her kesimden kabul görüyor. İtiraz ve eleştiriler giderek azalıyor.Erdoğan, ilgi çekmek için Türkiye Sinemasında hiç kullanılmayan bir temaya el atmıştır. Filmde de görüleceği gibi elit ve burjuva aileler çocuklarına Noel Baba gerçeğini yaşattırmaya çalışıyorlar. Yılbaşı hediyelerini Noel Baba takdim etmektedir. Bu da Noel kültürüne yabancı Rıza tarafından yapılmaktadır. Tezatta buradadır. Noel’i bilmeyenler Noel’i yaşatmaktadırlar. Erdoğan, Müslüman mahallesinde Noel babayı pazarlamaktadır. Sevimli hale getirmektedir. Saf, temiz kişiliğiyle kabul gören Rıza üzerinden sempati oluşturulmaktadır. Mahalleli de durumu garipsememektedir. Dindar Abi bile duruma gülüp geçmektedir. Noel Babaya karşı yumuşamıştır. Sert, kaba, acımaz dindar Abi nedense Noel Baba figürü karşısında yumuşuyor.

Tabii bir de Rıza’nın ilk başlarda bizim köyde öküzlere söylenirdi diye başlayan repliği tuhaf karşıladığı Noel Baba olma fikri zamanla Rıza’nın kişiliği haline gelmektedir. Karısından ve çevresinden gizlediği işi nasıl oluyorsa kabulleniyor. Noel Baba kendisine cesaret kazandırıyor. Noel baba, Rıza’nın çekingenliğini ve ürkekliğini alıp, yerine güveni getiriyor, girişken bir kişilik kazandırıyor. Ki mahallede, kahvede ve düğünde Noel Baba bütün sempatisiyle gönülleri fethetmektedir.

Mutlu son Noel Baba’nın getirdiği bir sonuçtur. Noel baba olmak sorunları çözmüştür. Aniden her şey yoluna girmektedir. Düğün sorunu, borç sorunu, cinsel sorun, zihin karışıklığı ortadan kalkıyor. Yıllarca çözümlenemeyen sorunlar Rıza’nın Noel Baba olmasıyla hal olunmaktadır.

Erdoğan, Neşeli Hayat’ı sona doğru hızlandırması ve mutlu sonla bitirmesi filmin akışına bakıldığında şaşırtıcı gelmemektedir. Sorunla başlayan, sorunlarla devam eden bir filmin sorunla bitmesini düşünmek zorlama olurdu.

Erdoğan’ın Neşeli Hayat’la kendi reklâmını yaptığını söylemek zor değildir. Kendisi dışında güçlü bir oyuncunun olmaması ve BKM oyuncuları etrafına toplamasıyla düşüncelerimizi pekiştiriyor.

BKM oyuncularına rast gele dağıtılan roller fazlasıyla yapay kalmıştır. Hele Lokman ve Rıza’nın karısının rolleri çok fazlasıyla sırıtmaktadır. Oyunculukları ve rolleri hiç oturmamıştır. İkilinin yerine daha oturaklı ve tecrübeli oyuncular olabilirdi. Lokman karakterin çok itici geldiğini söylemenin mahzuru yoktur.

Skeçlerle tanınan ve halkın beğenisini kazanan oyuncuları farklı – başarısız – rollerde görmek onların başarılarını gölgeleyen bir durum olmuştur. Erdoğan, zayıf oyuncularla başarılı bir film çıkmayacağını filmin gösterime girmesinden sonra anlamış olmalıdır. Başta dediğim gibi Erdoğan kendisine oynamak istemiştir. Farklı bir film çekme derdine düşmüştür. Filmin başarısızlığını çok önemsediğini de sanmıyorum. Erdoğan için önemli olan farklı bir şeyler denemek, gelecekte kendi tarzını oluşturmak istemesidir.

Neşeli Hayat, Erdoğan’ın halkına yabancılaştığının resmidir. Burjuvalaşan Erdoğan’ın insanına yönelik yapımlara imza atması zorlaşmıştır.. Dolaysıyla bunu gören seyirci ilgisizliğiyle Erdoğan’a mesaj göndermiştir. Top artık Erdoğan’dadır.

Kültürel Kodlar:

  • Para mutluluğun anahtarıdır. Ekonomik sıkıntılar kişinin ruh halinden eş dosta doğru olumsuz uzanan bir çizgidir.
  • Dostluklar, arkadaşlıklar ve akrabalar iyi gün dostudur. Kötü gününde yanında olmazlar, yardım etmezler, her konuda sırt çevirirler. Eş dost ticari ve ekonomiye dayalı hiçbir şey yapılmamalı.
  • Dindarlar yobazdır. Görüntüde dindar ama dünyaya, paraya, zevke düşkün insanlardır.
  • Fakir, yoksul insan mutsuzdur. Yüzü asıktır. Hayatta bakışı çıkardır. İlişkileri çıkar menfaat üzerine kuruludur.
  • İnsan yalnızdır. Başının çaresine bakmayı bilmelidir.
  • Dar gelirli, yoksul semt insanı özgüven sorunu vardır.
  • Fakir ve zengin arasında derin uçurumlar vardır. Zengin her zaman fakiri hor görür ve ezer. Bu çocuk da olsa fark etmez.
  • İnsan içinde bulunduğu ortamda kolay değişmez, ama farklı ortam ve farklı nesneler değişimi tetikler.

Film: Neşeli Hayat

Yapım: 2009 ~ Türkiye

Tür: Dram, Komedi

Yönetmen: Yılmaz Erdoğan

Senaryo: Yılmaz Erdoğan, Necati Akpınar

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Büşra Pekin,

Ersin Korkut, Sinan Bengier, Rıza Akın

 

İLGİLİ YAZILAR